Dünyada bilim adamlarına göre 500 milyar kuş göç ediyor ve bu kuşların 5 milyarı Anadolumuzdan geçmektedir.Anadolu'da en büyük kuş göçü yolları İstanbul Boğazı,Hatay Belen Geçidi ve Çoruh Vadisidir.
Kuşlar üremek için Avrupa ve Sibirya'yı,Ön Asya'yı,Anadolumuzu kullanırken kışlamak için ise Afrika'ya göç eder,bu yüzden senede iki kez yer değiştirirler.Bazı kuşlar ise yerlidir ve yaz kış hep aynı yerlerinde yaşar,göçte ise sadece üremeye geç kalan göç edecek güce erişememiş,yaralanmış veya hasta olmuş kuşlar bu göçte başarılı olamaz ve kışı aynı yerde geçirir ve bu yörelerdeki sert kışta yaşamlarını çoğu kaybederler.
Kuşlar Neden Göç Ederler?
Video YouTube dan Bilgi Kaynağı youtube kanalının bir çalışmasıdır
onlara bu güzel çalışmaları için teşekkür ederiz...
https://www.youtube.com/watch?v=YTAN30i4fqs
Kuşlar Afrika'ya göç ederken okyanus veya deniz üzerinden değilde karalar üzerinden nehir ve göllerden konaklayarak geçerler.Denizi aşanlar bile mutlaka ortadaki adalara konup beslenme su barınma ihtiyacını karşılamak zorundadır.Bu yüzden bu kuş göçünde ülkemizdeki nehir ve göllerin önemi ve temiz olmasını istememiz haklılığımızı ortaya çıkarmaya yeter.
Yaşadığımız şehir Denizlimizde göç yolları üzerindedir,diğer büyük göç yolları üzerinde olmasak bile ilimizden de oldukça hatırı sayılır sayıda ve türde kuşlar göç eder.Denizlimizde dağlarımız ovalarımız yaylalarımız ve bilhassa su kaynaklarımız göç için bulunmaz kaynaklardır.
İlimizin en büyük nehri Büyük Menderes ve kolları Banaz Çayı,merkezde Çürüksu,Çivril'de Kufi Çayı, Acıpayam'da Dalaman Çayı,Beyağaç'ta Akçay ve ilimizde diğer çaylar Yenidere Çayı,Hamam Çayı,Derbent Çayı,Gökpınar Çayı ve irili ufaklı 60 kadar çay ve dere büyük su ağlarımızdır.
Göllerce de zengin olan Denizlimizde Çardak Acıgöl,Çivril Işıklıgöl ve Gökgöl,Bozkurtta Çaltı Beylerli sulakalanı ve İnceler Gölü,Buldan Süleymanlı Yayla Gölü, Beyağaç Kartal Yayla Gölü ve Karagöl,Honaz Yukarı Dağdere Saklıgöl,Bozkurt Karagöller,Sarayköy Kokarhamam Bataklığı(Umut sazlığı),Adıgüzel barajı,Gökpınar barajı,Buldan barajı,Cindere barajı,Akyar barajı,Kapız barajı,daha devam eden oldukça fazla baraj,gölette dahil,Eşen Göleti,Aydoğdu Göleti gibi 30 kadar irili ufaklı ilimizde bir çok gölet kuşların göçlerinde yemlenmesine barınmasına dinlenmesine ev sahipliği yapmaktadır.Kuşlar uzun göçlerinde dinlenmek zorundadır,buralarda iyi beslenmek zorundadır.
İlimizde nehir,göller,göletler ve bataklıklar,göçte nasıl çok önemli bir yer olsa da asıl sorun buralar ve çevresinin yeteri kadar korunup korunmadığıdır.
Maalesef Uşak deri fabrikaları Banaz Çayını, Denizli organiza sanayi atıkları da Çüruksuyu bitirmiş ve Büyük Menderes' e taşıdıklarıyla Ege Denizine,her aktığı alanda da tarım arazilerine doğasına büyük zarar vermektedir.Tabi kuş göç yolları üzerindeki bu kirlilik kuşlara zarar vermekle yetmiyor buraların etrafında yapılan tarımda da bu su kullanılıp ürünler sulanmak zorunda kalınıyor,bu ürünler hayvanlara yedirilip bizlerde o hayvanların etinden sütünden yararlanıyoruz bu konu çok can alıcı,maalesef hayvacılıkla uğraşanlar bu sudan temiz gibi gözüken derelerin birleştiği alanlardan su içirdiğinde hayvanları hasta olmakta hatta telef oluyorlar.Bu su ilimizde insan sağlığına olağanüstü derecede zarar vermekte,kanser vakaları yüksek sayılara ulaşmış durumdadır.
Atık sular için yapılan su temizleme atıksu tesisleri kullanılsa da salınan su kesinlikle tam arınmış gözükmemekte,bu atıksu ağına bağlı olmayan yanlardaki onlarca fabrika ve işletme nehri hoyratça kullanmaktadır,buna yerleşim yerlerinin kanalizasyonları da eklendikçe sorunun içinden çıkılmaz bir hal almakta,oldukça kokusu pis ve çok kalitesiz boyalı ve zift gibi akmakta olan bu sudan içen canlıların yaşama şansı olduğunu sanmıyorum,derelerden gelen temiz olan küçük sularla hayatta kalan Çürüksuya gelen bu kuşlar su kenarlarında beslenseler bile sürekli ağır metalli boyalı Çürüksu Nehri,Banaz Çayı ve Büyük Menderes'in sayesinde kuşların zehirlenip ya hemen ya da yavaş yavaş ölümlerine sebep olmaktadır.
Kendimi bildim bileli Çürüksu kenarındaki tarlalarda ve doğada dedemin dayımın yanında bulunduğum tatil yıllarında nehiri izler kuşları gözlemlerdim sonra kayıt yapmak aklıma geldi,büyüklerime kuşların adını öğrenerek not tutmalar başladı daha sonra 18 yaşında ailem ile yeniden Çürüksu kenarındaki anne köyümüz Korucuk'a yerleştik,kışın sürekli dolaşan çok büyük kaz sürülerine ve ördek alaylarına evden bahçeden bile şahit olurduk,karda bazen kuşlar köyün meydanında gezer başlarını alta bizlere çevirip bağırarak evlerin üstünde sürekli karsız beslenecek inecek yer ararlardı.O yıllarda her baharın leylek,yırtıcıkuş,balıkçıllar, küçük su kuşları, arıkuşu,üveyk,iribik,küçük ötücü kuşlar,özellikle geceleri flamingo ve gündüz turnaların geçtiğini görürdük,kuşlar köyümüzün hemen evlerin yakın bahçelerine yüksek sesle mutlu şarkılarla darı ve buğday tarlalarına iner beslenir,Çürüksuyun tertemiz açık mavi suyundan içip sonra yollarına devam ederdi.Çürüksu Nehri boydan boya söğüt ağaçları ile kaplıydı ve inen kuşlar gözükmez olurdu,zaten kenarlar uzun devasa sazlık ve kamışlıklarla tam bir sulak alandı.Söğüt ağaçları altları da böğürtlen dediğimiz ormanlarla korunurdu ve kuşlar için korunaklı iyi bir yuva olurdu.Bu ağaçlar sazlıklar ve ormanlıklar Çürüksuyunun taşkınlarını korur bazen söğütü kesilmiş sazlığı kepçelenmiş yerlerde ise nehir kışın sert darbeleriyle bu alanları oyar toprakı içerlere doğru alıp götürürdü ve tarla sahipleri yeniden yaptığı yanlış yüzünden söğüt ağacı çakıp dikmeye başlardı,sonrası mermer fabrikaları açılınca bu tür alanlara bu mermer atıkları atılmaya başlandı onu gören bazı çiftçilerde mahsül az gölgede kalıyor diye ağaçları kesmeye başladı,tabi ağaçların yerine sudan selden korunmak için su kenarları moloz taş yığınları yerini aldı,en son darbe DSİ'den geldi taşkın koruma altında kalan tüm söğütler kesildi, tüm sazlıklar kepçelerle yokedildi,kenardaki milli kum dediğimiz hafif taşlıklı su kuşlarının sevdiği plajlar,toprağa girintili tüm aynalar sonsuza dek karardı ve bizim Çürüksumuz artık kanala benzer iki yanında kolayca gidilen yüksek toprak yollu bir nehire dönüştürüldü...
Doğa ana yinede kolay pes etmiyordu bazı alanlarda sazlıklar yeniden çıktı,sert kışlarda ördükleri setlerin kıyısından köşesinden yıktı geçti ama yaz gelince suyu azalınca yeniden daha sert önlemlerle bu alanlar yeniden setlendi.Ancak sazı ağacı kesilen Çürüksuya son darbeyi ilimizi ekonomide en üstlere taşıyan zengin iş adamlarının fabrika atıkları attılar,buna karşı bürokrasi ve devlet idare amirleri gerekli tedbiri alamadı,çünkü üstten gelen baskılar buna izin verdirmedi ve bizim masmavi ÇÜRÜKSU 'muz kuşların cenneti, balıkların cirit attığı o muhteşem tabiat artık gerçekten pis kokan zehir saçan hiçbir balığın yaşamadığı çürük su olmuştu,...
Çürüksu 25 senedir can çekişiyor temiz dereleri sayesinde şimdilik kanserli bir insan gibi yaşamaya çalışıyor,dibine çökmüş zift gibi ağır metalli çamuruyla etrafına zehir saçıyor ve İzmir yolu girişindeki sanayiden gelen Goncalı deresiyle birleşip aynı şekilde pis akan anasına Büyük Menderese kavuşup döküldüğü Ege Denizini kirletmeye devam ediyor.
Peki bu yöredeki insanlar buna nasıl tepki veriyor,herkes yeni alternatiflerle kendini korumaya çalışıyor ve hayvanlar ahırlarına prangalı,derelerin sularını kullanan çiftçiler yapılan Gökpınar barajı sayesinde biraz olsun tarlalarına temiz su getirmeye çalışıyor,bunu beceremeyen de arazisini ya pis suyla suluyor ya da toptan satıyor arazide yerine gelenler ise büyük hayvan çiftlikleri ve fabrikalarla Çürüksuyu biraz daha kirletmede yarışıyor.
Arada Büyük Menderesi kurtarma projesi duyuyor ve seviniyoruz ama sade lafta kalıyor,dile kolay 25 senedir can çekişen bir nehir ve ülkemizde tertemiz akan koskoca nehirleri gördükçe imreniyor halimize ağlıyoruz.
İnşallah bir gün birisi çıkar ve ey Müslüman kardeşlerim tamam güzel fabrikalar,işletmeler yapmışsınız ama can damarınız suyunuzu nehirinizi öldürmüşsünüz bu böyle olmaz,bu nehrin alt yakalarında binlerce köy ve bir çok il var orada milyonlarca insanımız yaşıyor,onları da ne yazık ki zehirliyorsunuz bundan sonra kim arıtmasını yapmazsa fabrikası cezasız kalmayacak ve bundan sonra doğaya zarar vermek yok diyecek... o büyük insanları devlet adamlarını inşallah Allah bizlere nasip eder,yeniden eski çocukluğumuzdaki o güzel temiz suyumuza doğamıza kavuşabiliriz.
Gelecek bizim değil çocuklarımızın ve bunu kirletmeye hakkımız yok lütfen kendi çöplerimizi dahi çevreye bırakmayalım kendi arazimizde yok edelim,tarımda ilaç kutusu atıklarını suya atmayalım ya da belediyenin ulaştığı yer ise düzenli çöp biriktirme kutularına,arabalarına bırakalım,bilhassa çöp naylon poşetlere dikkat edelim onları uçmayacak şekilde koyalım,cam şişeleri asfalta kenarlarına kırıp fırlatmayalım,piknik sırasında veya araçta yolculuk ederken kesinlikle doğaya araçtan çöp atmayalım atanları da uyaralım,çocuklarımıza çöp konusunu ilk biz öğretelim,lütfen bu doğa sade bizim değil gelecekteki tüm insanlığın ve bu kul hakkına girer,suyumuza doğamıza sahip çıkalım, Allah dünyamız için koşan hepimizin yar ve yardımcısı olsun sağlıcakla kalın doğasız kalmayın, sevgiyle...
https://www.facebook.com/Kenan.Suleyman.Cungur.wolf.s.kenan/videos/vb.1007373949/3125034837296/?type=3&theater
©
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Topluluğu adına saygımla,
DENİZLİ
© Copyright
Tüm hakları TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Topluluğuna aittir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder