Babadağ'da 2019 yılı 16 Eylül'de geç sayılan bir tarihte başladığım kayıtlarda gördüğüm ve fotoğrafladığım türler 2 aylık bir çalışmadır.Akfen Holding ve Babadağ'daki temsilcisi Korda Enerji AŞ nin beni bu projeye dahil eden Kerem Ali Boyla ve Cenk Polat ve emeği geçen herkese bana sunduğu bu güzelgörev için teşekkür ederim. Babadağ 2310m zirvesiyle Denizlimizin sayılı zirvelerindendir.Kayalık bir kütledir.Zirveye çıkılması zorlu dik bir tepedir. Kuş göçleri Mart başı ve Ekim sonuna kadar üreme de içinde olacak şekilde her sene dünyamızda yaşanmaktadır. Bazen leylekler ve değişik türler serseri şekilde sıcak zannettikleri kış mevsiminde ocak başında (5 Ocak 1 İribik), (9 Ocak Üveyik 4 tane),şubat içinde (10 Şubat 1 iribik),(12 Şubat 3 leylek),(13 Şubat kır kırlangıcı),(14 Şubat ev kırlangıcı) defalarca şahit olduğum erken göç ve sonrası sert kışın geri gelmesi,kar yağışı gibi bir çok doğa olayı yüzünden bu gelen türler büyük zarar görmektedir. En iyi göç zaman aralığı bana göre Subatın son haftası,Martın ilk günleri ve Mayısın ortasına kadar olan bölümüdür, yani bu şubatın son haftası ve mayısın son haftasına da bazen taşabilir ama sert kış aniden bastırırsa narin olan bu dostlarımız zarar görür.Üreme Mart sonu Nisan başında başlarsa kuşlar 2-3 haftada yumurtadan çıkar ve bu döneme rastalayan börtü böceğin hareketlenmesi ile hem doğamızın temizlenmesi görevini idrak ederler hem de bu bolluğu yavrularını büyütmede kullanırlar.Kuşların bazısı ülkemizde yavruyu ocak ayında çıkarır bu yöreye göre karlı havası bol olan yerde dahi olabilir,mesela akbabalar,pelikanlar ve bazı kartallar şubat başı da yine pelikan,karabataklar,gri balıkçıl erken üremeyi başarırsa da en çok mart nisandır.bazı türler 2.kez Haziran sonu Temmuz içinde yeniden bir üremeye girişir. Yuvadan uçan genç kuşlar göçü bekler ve bol bol yağlanmak için haddinden fazla besin arar bu da ekosistemin ilaçsız ve tertemiz bir yaşam döngüsüne olanak sağlar. Eskiden dedelerimizin ilaç attığını görmediğimiz halde 1980 sonrası gelişmiş ülkelerin tohumla oynaması ve bunun için tohum büyütülürken sürekli ilaçlamayla verimin arttırılması gdolu ürünlerin çoğalması doğamızı kuşları ve insanımızda kanser yapan bu etki maalesef günümüz 2020 yılında da hızla devam etmektedir. Sularımız aşırı kullanımla azalmakta ve ve atıkların nehirlere salımıyla hızla kirlenmektedir.Bunlar sonucunda doğamız hızla mahfolmaktadır. İnsan nüfusunun son 50 yılda büyük bir hızla artması,insanın en modern şekilde yaşama duygusu,sanayiinin büyük bir hızla çağ atlaması ve artan nüfusun beslenme ve onların bu çağa ayak uydurması için en önemli kıstaslardan biri enerjidir ve bu enerji içinde eski sistem HES dediğimiz hidroellektrik,termik santral yerini nükleer santrala daha sonrasında ise güneş enerjisi(GES) ve rüzgar enerjisi(RES) modern bir şekilde hayatımıza girmiştir.Son çıkan bu enerji sistemleri doğaya en az zarar veren sistemlerdir.Res Santralinin verdiği kuşlara zarar (bana göre minumum zarar) ile asfaltta, demiryolunda çarpılan toplu telef olmuş kuşlar ve bilhassa memeli hayvanların ölümleri arasında dağlar kadar fark vardır. Gönül ister ki bir tek canlının burnu kanamasın,RES bu farklılığı yaratmış durumda ülkemizin sularına gem vurarak oluşturulan santraller yerine Güneş ve Rüzgar Santralleri ülkemizin çorak ve bozkır yerlerinde doğaya en az zarar veren projelerle hızla yayılmalı orman bitki örtüsü olan yerlerde verdiği zararı en iyi geri dönüşümle kazandırarak ta bu santraller ile artık HESlerin yerini almalıdırlar. @ Tüm hakları TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Grubuna aittir...
|
2010'da ilimizde Çürüksu Nehri kirliliğine, kuşgöçüne farkındalık için TRAKOR Çürüksu KuşGözlem Topluluğu'nu /TKGT'nu kurduk.Denizlimizde 325 tür kuş ( 320.tür 1 çölkuyrukkakanı,321.tür 3 Karakuğu, 322.tür 1 karaağaçkakanı, 323.tür 1 dağcılıbıtı, 324.tür 1 Pasifik incirkuşu,325.tür 1 Tundra Kazını) bulduk ve Çürüksu Havzasında da 246 türü kaydettik.1997'de suyu kirlenen B.Menderes-Çürüksu Havzası korunması adına TRAKOR/TKGT(Türkiye Çürüksu Kuş Gözlem)Topluluğu tüm sahalarda etkin çalışmaktadır.
Translate
6 Kasım 2019 Çarşamba
Babadağ DENİZLİ RES Kuş Envanteri 2019
27 Temmuz 2019 Cumartesi
TRAKOR GÖZLEMLERİMİZ-1 ( 2019 )
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Grubu 318. Kuş Türü Peşinde !

Denizli'de 2010 yılında kurduğumuz TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Grubumuzla Denizli ilinde kuş göçü ve yerli kuşları inceleyip kayıtlar tutuyoruz,gerekli verileri kuş bilimi adına kullanılan veri bankalarına yüklüyoruz,Ülkemiz ve ilimiz için çıkan kitaplar için değerli dostlara destek veriyoruz..Kendi kitap çalışmamız için envanter topluyoruz.Trakor içinde çekirdek bir grubumuz var ve bu ekipler ile sürekli Denizli Kuşlarımızı çalışıyoruz.
Beylerli Gölü,Çaltı Sazlıkları ve Gölcük Sazlığı,Bekilli, Güney, Şelale,Çal,Adıgüzeller ve Cindere Barajı çevresi bir ekibimizle taranıyor.Bozdağ,Sandıras,Karagöl ve Kartal Gölü ve çevresi,Beyağaç bir ekip,Çameli ve çevresi de bir ekibimiz ile taranıyor. Acıpayam,Tavas,Kale,Babadağ,
Başkarcı Akdağlar,Babadağ, Sarayköy ve çevresi,Merkez ilçeler ve çevresindeki dağlar bir ekibimizle taranıyor.Buldan ve Yayla Gölü, Buldan Benti,Yenicekent çevresi bir ekibimizle taranıyor.
Bu güzel grubumuz ülke çapında kısa sürede dereceler aldı,iller bazında iki senedir kuş türü gözlemindeki bir etkinlikte 1.sırayı aldık.Bizim için çok değerliydi,heyecanımızı zinde tutmamızı sağlıyor.


Yine Temmuz ayına girerken bir diğer ekibimizin başı sayın Abdullah Emre Saray ve ekip arkadaşları Çameli 'de yüksek rakımda taşkızılı çiftini aynı anda fotoğrafladı.Temmuz sonu ise bu kez de Bababağ zirvesinde duvar tırmaşık kuşunu ve kar serçesini fotoğraflayarak Denizli'de çok değerli kayıtlar aldılar.Daha önce Akdağ'da Trakuş gözlemlerimizde duvar tırmaşık kuşunu kanyonda görüp takip edemeyerek fotoğraflayamamıştık.Abdullah Emre Saray bir ilki gerçekleştirdi ve Denizli'de gördüğümüz 315 türden fotoğraflanmamış duvar tırmaşık kuşunu 2100 metrede fotoğraflamayı başardı ekip arkadaşıyla.2200 metrede bu kez yine nadir kuşlardan kar serçesini fotoğrafladılar,daha önceki yıllarda Honaz'da ve Tavas Bozdağ'da gördüğümüz kuşu Denizlili fotoğrafçı birkaç hocamız da fotoğraflamıştı ama artık ekibimiz de fotoğraflamış oldu.Bu kuşları Babadağ'da bizde görme şansını elde ettik.Beyağaç'ta Süleyman Aydoğdu abimiz Kartal Gölü,Karagöl ve Sandıras ve Bozdağ'da kayıtlarına devam ediyor.Çameli'den yeni katılan Süleyman Gün kardeşimiz var oda büyük katkı sağlayacağından eminiz.Yazları Tavas Nikfer'den Mehmet Sinkil hocamız var hepsi bizim değerlerimiz.
Çürüksu Havzamızda bu ay yavru bir büyükkamışçın (Great Reed Warbler) bulduk,başına ufak bir darbe almış sersemlemiş toprak yolda karanlıkta kaçamıyordu ve kurda kuşa yem olmasın dedik gömleğimizin cebinde eve getirip hocalardan yardım alarak 2 gün tedavi edip doğaya tekrar aldığımız yere saldık.
Akmukallitler her yerde üremesini yaptıktan kısa süre sonra daha nadir sayılan sade Marmara 'da ürüyor diye bilinen sarı mukallit (Icterina Warbler) kuşlarını da iki senedir Denizli Çürüksu Havzası
Korucuk'ta üreyip yavru çıkardıklarını belgeledik.Üveykler bir miktar daha sayıca fazlalaşmışlar üremede daha sık rastladık Çürüksu,Acıgöl,Çivril bölgemizde.

Göç zamanı kara sinekkapan,alaca sinekkapan ve halkalı sinekkapan kaydının yanısıra çizgili ötleğen,orman çıvgını kaydı da aldık.Karabaşlı ötleğenler ve kamış bülbülleri saz kamışçınları ve büyük kamışçınlar bu senede bolca üredi.Orhun Çüngür ve Gökhan Çüngür,Ali Karaca,Ali Sinan Güngör Çürüksu Havzasında ekibimizin en büyük destekçileri .Tabi başka şehirlerden gelen Denizlili veya bizlerle irtibatlı dostlarımızı da unutmamak gerek,onlarda büyük destek ve gözlemlerimize eşlik için arada bize yurt içi ve dışından misafir olup değer katıyorlar.Kerem Yayık,Emre Çetin,Mehmet Avcı, Özkan Avcı,Enes Güngör.Emirhan Güngör,M.Eren Güngör.Bir de bize destek olan biyolog kardeşimiz Lider Sınav var Kuş Atlasında beraber çalıştık global big day yarışmasına bizimle katkı sağladı.
Yurt dışından USA da görevli Türk kuş bilimci ekolog değerli dostumuz ülkemizin medarı iftarlarından dç.dr. Çağan H.Şekerecioğlu ve büyük ustalardan kuşbilimci dostumuz Jonathan Meyrav ve Babadağlı İstanbul'daki işadamlarımızdan değerli abimiz sayın Ömer Necipoğlu bize her zaman destek oldular ve onlara minnettarız,teşekkür ederiz.
Denizlimizde hepimiz var gücümüzle 318.kuş türümüzü merakla sabırla bulmak için dağ tepe nehir aşmaya devam ediyoruz.Çalışmaya gözleme devam,sağlıcakla kalın...
Çürüksu Havzamızda bu ay yavru bir büyükkamışçın (Great Reed Warbler) bulduk,başına ufak bir darbe almış sersemlemiş toprak yolda karanlıkta kaçamıyordu ve kurda kuşa yem olmasın dedik gömleğimizin cebinde eve getirip hocalardan yardım alarak 2 gün tedavi edip doğaya tekrar aldığımız yere saldık.
Akmukallitler her yerde üremesini yaptıktan kısa süre sonra daha nadir sayılan sade Marmara 'da ürüyor diye bilinen sarı mukallit (Icterina Warbler) kuşlarını da iki senedir Denizli Çürüksu Havzası
Korucuk'ta üreyip yavru çıkardıklarını belgeledik.Üveykler bir miktar daha sayıca fazlalaşmışlar üremede daha sık rastladık Çürüksu,Acıgöl,Çivril bölgemizde.

Göç zamanı kara sinekkapan,alaca sinekkapan ve halkalı sinekkapan kaydının yanısıra çizgili ötleğen,orman çıvgını kaydı da aldık.Karabaşlı ötleğenler ve kamış bülbülleri saz kamışçınları ve büyük kamışçınlar bu senede bolca üredi.Orhun Çüngür ve Gökhan Çüngür,Ali Karaca,Ali Sinan Güngör Çürüksu Havzasında ekibimizin en büyük destekçileri .Tabi başka şehirlerden gelen Denizlili veya bizlerle irtibatlı dostlarımızı da unutmamak gerek,onlarda büyük destek ve gözlemlerimize eşlik için arada bize yurt içi ve dışından misafir olup değer katıyorlar.Kerem Yayık,Emre Çetin,Mehmet Avcı, Özkan Avcı,Enes Güngör.Emirhan Güngör,M.Eren Güngör.Bir de bize destek olan biyolog kardeşimiz Lider Sınav var Kuş Atlasında beraber çalıştık global big day yarışmasına bizimle katkı sağladı.
Yurt dışından USA da görevli Türk kuş bilimci ekolog değerli dostumuz ülkemizin medarı iftarlarından dç.dr. Çağan H.Şekerecioğlu ve büyük ustalardan kuşbilimci dostumuz Jonathan Meyrav ve Babadağlı İstanbul'daki işadamlarımızdan değerli abimiz sayın Ömer Necipoğlu bize her zaman destek oldular ve onlara minnettarız,teşekkür ederiz.
Denizlimizde hepimiz var gücümüzle 318.kuş türümüzü merakla sabırla bulmak için dağ tepe nehir aşmaya devam ediyoruz.Çalışmaya gözleme devam,sağlıcakla kalın...
TRAKOR grubumuz adına saygımla...
©
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Topluluğu adına saygımla,
DENİZLİ
© Copyright
Tüm hakları TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Topluluğuna aittir...
©
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Topluluğu adına saygımla,
DENİZLİ
© Copyright
Tüm hakları TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Topluluğuna aittir...
18 Temmuz 2019 Perşembe
ALLI TURNALAR (FLAMİNGO) ACIGÖLÜMÜZE GERİ DÖNDÜ
Denizli doğusuyla Afyon sınırını oluşturan Acıgöl'e Flamingolar tekrar geri gelirken İzmir Gediz Deltası'nda da genç flamingolara halkalama çalışmaları yapıldı.
Denizli-Afyon sınırındaki Acıgöl'ün simgesi Flamingolar yerel halkın diliyle allı turnalar geri döndü.
TraKor Grubumuz ile bilimsel kuş kaydı ve kuşlarla ilgili kitaplar,envanter çalışması gibi ortak çalışmalara destek olduk diyor grup sözcüsü Çüngür ve şunları ekliyor;Acıgöl'de 267 tür kuş kaydımız var ve son yıllarda bu sayı 226 türe düşmüş durumda,eskiden saydığımız 5500 flamingo ise şimdilerde 300 civarında.
"TraKor Çürüksu Kuş Gözlem Grubu İki senedir dünya kuş tür sayım gününde Türkiye Global Big Day finalinde (bir günde en çok kuş türü görülen il ) Denizlimizi 1.liğe taşıyan değerli ekibimize destek için İstanbul,Balıkesir,Ankara,İzmir,Aydın ve Denizli içinden gelen grup üyelerimizle veya arkadaşlarımızla, Trakuş'tan ve Kuş Atlası'ndan da arkadaşlarımızla bu güzel kuş araştırma ve göç izleme etkinliğine devam ediyoruz.
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Grubu olarak Denizli'deki sulak alan ve kuş göç alanlarını gözlemlemeye devam ediyoruz. 2015'te başlayan bu etkinliğe biz de 3 senedir Denizli ekibi olarak katılıyoruz.2017 senesinde Türkiye 5. olmuştuk. 2018 ve 2019 da Türkiye 1.liğini açık farkla kazandırdık ilimize. Seneye de kazanacağımızdan eminiz,çünkü DENİZLİ kuş tür sayısı bakımından ilk 10 ilimizden biri.Şu ana dek biz 315 kuş türünü belgeledik. Bunu daha yukarılara taşımak için tüm Denizlimizi karış karış geziyoruz.Bilgilerimizi TRAKOR adı altında blog sayfamızda paylaşıyoruz.Kuşbank ebird ve Trakuş sayfalarına ekliyoruz.Facebooka da grubumuzun sayfasını açtık.
Acıgöl'e Nisan'da geldiğimizde otuza yakın flamingo görmüştük.Geçen haftaki gözlemde ise sayılarının 300 civarında olduğunu görünce sevindik.Bu kuşlar tepenin arkasındaki Burdur'a ait Çorakgöl'e gidip geliyor, orada şu an su kalmayınca göl kurudu ve kuşlar Acıgöl'de kalmaya başladılar.
1993 yılına kadar ülkemizin flamingonun ürediği 5 alandan biridir Acıgölümüz.Hal böyleyken acaba üreme döneminde bir gelişme teşebbüsü görüldü mü diye yerel halka çobanlara soralım dedik,Gemiş köy kahvehanesindeki muhabbetimiz esnasında Gemiş Mahallesi muhtarı Hüseyin Çetin de konuya dahil oldu ve yerel halkla istişarede bulununca duyduklarımıza inanamadık. Söylediklerine göre bu sene yumurta yapmak için çabaladıklarını ve telef olan yumurtaları bizzat gördüklerini belirttiler. Flamingoların şiddetli ve uzun süren yağış nedeniyle poyraz rüzgarların da sert esmesi sebebiyle gölde dalgalar oluştuğunu ve flamingo yumurtalarının bırakıldığı alanda sert rüzgarla oluşan dalgalar yüzünden telef olduğunu aktardılar.Acaba yüksekçe bir çamur düzeni kurulamaz mı dediler.
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Grubu olarak Denizli'deki sulak alan ve kuş göç alanlarını gözlemlemeye devam ediyoruz. 2015'te başlayan bu etkinliğe biz de 3 senedir Denizli ekibi olarak katılıyoruz.2017 senesinde Türkiye 5. olmuştuk. 2018 ve 2019 da Türkiye 1.liğini açık farkla kazandırdık ilimize. Seneye de kazanacağımızdan eminiz,çünkü DENİZLİ kuş tür sayısı bakımından ilk 10 ilimizden biri.Şu ana dek biz 315 kuş türünü belgeledik. Bunu daha yukarılara taşımak için tüm Denizlimizi karış karış geziyoruz.Bilgilerimizi TRAKOR adı altında blog sayfamızda paylaşıyoruz.Kuşbank ebird ve Trakuş sayfalarına ekliyoruz.Facebooka da grubumuzun sayfasını açtık.
Acıgöl'e Nisan'da geldiğimizde otuza yakın flamingo görmüştük.Geçen haftaki gözlemde ise sayılarının 300 civarında olduğunu görünce sevindik.Bu kuşlar tepenin arkasındaki Burdur'a ait Çorakgöl'e gidip geliyor, orada şu an su kalmayınca göl kurudu ve kuşlar Acıgöl'de kalmaya başladılar.
1993 yılına kadar ülkemizin flamingonun ürediği 5 alandan biridir Acıgölümüz.Hal böyleyken acaba üreme döneminde bir gelişme teşebbüsü görüldü mü diye yerel halka çobanlara soralım dedik,Gemiş köy kahvehanesindeki muhabbetimiz esnasında Gemiş Mahallesi muhtarı Hüseyin Çetin de konuya dahil oldu ve yerel halkla istişarede bulununca duyduklarımıza inanamadık. Söylediklerine göre bu sene yumurta yapmak için çabaladıklarını ve telef olan yumurtaları bizzat gördüklerini belirttiler. Flamingoların şiddetli ve uzun süren yağış nedeniyle poyraz rüzgarların da sert esmesi sebebiyle gölde dalgalar oluştuğunu ve flamingo yumurtalarının bırakıldığı alanda sert rüzgarla oluşan dalgalar yüzünden telef olduğunu aktardılar.Acaba yüksekçe bir çamur düzeni kurulamaz mı dediler.
Göl etrafında oluşturulan tuz havuzlarında gölün kısmen suyunun buralara aktarılması ve zaten göl su rejiminin bozulması,kuraklıklar,gölü besleyen kaynakların yıl yıl değişik seviyelerde olması sebebiyle yetkililerden yardım istediklerini söyleyen yerel halk bu kuşların yuvasının biraz daha yüksek bir alan oluşturulsa yavru çıkaracaklarını düşündüklerini söylediler.İşte bizim dediğimizde bu aynı düşünce deyip kaç yıldır belirli makamlara ulaşarak ilettiğimiz konunun aynısını bu kez bize aktardılar yörenin kuş severleri. Bizlerde 1994'ten beri burada flamingolarda üreme olmadığını aktardık,en son 93'te 150 yuvalık bir koloni varken doğal ortamı bozulunca sonrası üremeler durdu.En kısa sürede konuyu yetkililere ulaştırmak üzere teşekkür edip Acıgöl'den ayrıldık.
Umarız İzmir Gediz Deltası flamingo yapay adası ve yapılan çok değerli çalışmalar buraya da en kısa sürede örneklenerek getirilir.Acıgöl'ün Gediz Deltası kadar on binlerce flamingoya ev sahipliği yapabileceğini düşünüyoruz.Bu sayede buraya akın edecek kuş gözlemcileri artacaktır, yurt dışından dahi kuş gözlemcilerinin alana akın edeceğini düşünüyoruz.
Gözlem için gerekli olan kıstaslardan ilki olanlarından kuş gözlem kulesini Afyon Bölge Müdürlüğüne bağlı Denizli Şube Müdürlüğü DKMP birimi yaptırmıştı,hatta ilk gözlem etkinliği bize nasip olmuştu.Denizli doğa koruma milli parklar müdürlüğü bu konuda duyarlı olacaktır ve burada da özveriyle konuyu ele alıp ilimize A sınıfı bir sulak alan olabilecek Acıgöl'e yeni projelerle büyük katkı sağlayacaktır.
Acıgöl güzel su rejimi projeleriyle suyu düzenlenirse zaten bol olan kuş türüyle ülkemizin A sınıfı sulak alanı olabilecek bir kritere sahiptir.Acıgöl'ün ( birdwatching) dünya kuş gözlemciliğinde ülkemiz için örnek bir alan olacağını düşünüyoruz.Yanı başındaki hava alanıyla buranın bir an evvel hızlı dünyayla buluşturulması gerektiğini,bundan hem yöre halkı hem de kuşlar ve de doğa kazançlı çıkacaktır.Böylece ülkemizin doğa reklamına da bir artı daha eklenecektir.
Denizlimizin her alanını tarayarak yetkililerin buralara ilgisini bir nebze olsun çekmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz ." diyerek TraKor grup sözcüsü sözlerini noktaladı.
Gözlem için gerekli olan kıstaslardan ilki olanlarından kuş gözlem kulesini Afyon Bölge Müdürlüğüne bağlı Denizli Şube Müdürlüğü DKMP birimi yaptırmıştı,hatta ilk gözlem etkinliği bize nasip olmuştu.Denizli doğa koruma milli parklar müdürlüğü bu konuda duyarlı olacaktır ve burada da özveriyle konuyu ele alıp ilimize A sınıfı bir sulak alan olabilecek Acıgöl'e yeni projelerle büyük katkı sağlayacaktır.
Acıgöl güzel su rejimi projeleriyle suyu düzenlenirse zaten bol olan kuş türüyle ülkemizin A sınıfı sulak alanı olabilecek bir kritere sahiptir.Acıgöl'ün ( birdwatching) dünya kuş gözlemciliğinde ülkemiz için örnek bir alan olacağını düşünüyoruz.Yanı başındaki hava alanıyla buranın bir an evvel hızlı dünyayla buluşturulması gerektiğini,bundan hem yöre halkı hem de kuşlar ve de doğa kazançlı çıkacaktır.Böylece ülkemizin doğa reklamına da bir artı daha eklenecektir.
Denizlimizin her alanını tarayarak yetkililerin buralara ilgisini bir nebze olsun çekmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz ." diyerek TraKor grup sözcüsü sözlerini noktaladı.
9 Temmuz 2019 Salı
DENİZLİ & ÇÜRÜKSU (LYCUS)
Çürüksu (Lycus) Nehrimiz & Lycus Havzası
Denizli ilimiz Anadolu göç yollarında bulunan Göller Bölgesine kısmen kuzeybatıdan topraklarıyla giren,bol dağ,akarsu ve göllerle sazlık alanlarla kaplı çok güzel bir şehrimizdir.
Nüfusu 1 milyonu geçmiş şehir merkezinde 700 bine yakın insanımız yaşamaktadır,Eskiden büyük oranda çiftçilik ve hayvancılık ön plandayken sanayisi gelişmiş,hatta pamuk üretimi sayesinde tekstil fabrikaları kurularak büyük bir sanayi atılımı yapılmış,ülkenin en güçlü ticari gücü olan zengin 15 ilinden biridir.Dokuması binlerce yıllık tarihe dayanır.Pamukkalesiyle,Ege'nin en büyük zirvesi 2571m. ile Honaz Dağı(Cadmos),uzun ötüşlü ünlü Denizli horozu,25 antik kentiyle,Anadolu Parsı ve kızıl geyikleriyle,muhteşem yaban hayatıyla,dağları ve gölleriyle tarihiyle ülkemizin en değerli merkezlerinden biridir.
Sanayisi gelişmeye devam ederken bu oranda doğa katledilmiş bir yerleşim alanıdır ve hala da aynı hızla ilimiz her yönden çevrilen nehirlerimizde büyük kirli atıklarla can çekişmektedir.Şu an Büyük Menderes Nehri,büyük kolu Çürüksu ve dereleri kanser gibi ölümünü beklemektedir.Buna Dalaman Çayı ve Kufi Çayı' nı da ekledik son senelerde bazı vurdumduymazların sayesinde.
Devletimiz insanının doyması için adaleti,kişisel hakları korumak zorunda,yeni tarım arazileri açmak için sazlık ve sulak alanlarının kurutulması ne kadar yanlış ise verimsiz arazilerin bir kısmını sulamayla hayata geçirmek yerine sulak sahaları kurutup tarıma açmaya devam ediyor.Sonra da bu arazileri sulamak için kuruttuğu her su havzasının az üstüne önüne bir su seddi,gölet,baraj yaparak yeni ekosistemler yaratmaktadır.Ancak bu onbinlerce yılda oluşmuş sulak sahaların kurutulmasıyla çevre felaketi yaşanmaya başlamaktadır.Seller,erezyon,yeraltı kaymaları,depremler,iklim değişiklikleri çevreye müdahaleyle bize tekrar felaketle geri dönmektedir.
Bu dönüşümler sırasında sular altında tabi ki onbinlerce yıllık insan ve çevre oluşumunun tarihi izlerinin kalıntılardan tutunda pek çok canlı bitki hayvan türünün kendisi evi yuvası da sular altında yitip gitmektedir.Ayrıca hesle etkilenen bu gelen suyun kesilmesiyle dereler çaylar içindeki ekosistemler kuruyup yokolmaktadır,bu döngü doğaya büyük zarar vermektedir.

Kirlenen su havzaları yüzünden yaşayan mikroorganizmalar yokolmakta,balıktan tutunda kuşlar böcekler alandan geri dönmemecesine silinmektedir.
Bizim alanımız kuşlar ve 51 yıldır Çürüksu Havzasında yaşıyoruz ara ara birbirimizi ayrılıklar ile özlesekte doğduğumuz topraklar bizi bırakmayıp bizi beslemeye devam ediyor,koruyor ve kolluyor.
Bizler ailelerimizle burada en mutlu şekilde yaşamakta iken Çürüksumuza minnet etmek için çalışıyoruz,onun temiz akmasını isteyip eski halini yadedip yetkililere sesleniyoruz.Onlardan merhamet ve geleceğimizin eski hayalimizden daha güzel olmasını istiyoruz ancak yıllardır Çürüksu Nehrimiz organize sanayi atıklarıyla bitmiş durumda,Büyük Menderes Uşak ile Denizli ve Suçıkan Dinar Çayı da Dinar atıklarıyla perişan durumda,şimdi de Acıpayan Dalaman Çayı bundan nasibini aldı.Sanayileşirken tertemiz su kaynaklarımızı yokediyoruz geri dönülmez bir yoldayız.
Tek büyük sıkıntı sürekli kirlenen suyu değil tabi nehrin ekosisteminin bozulması.Eğer yaradanın yarattığı gibi bol söğüt ağaçlı bol sazlıklı bir nehir olsa Çürüksumuz kolay kolay çevresini erozyona maruz bırakmazdı ama dibine kadar açılan tarlalar bu kez sular altında kalıyor diye dsinin çalışmalarıyla set nehire döndürüldü.
Çürüksu insanlara olduğu gibi kuşlara da can veriyor dedik,besleyip sazlıklarında onları koruyor ancak sazlıklar sürekli yakılıyor bazı alanlarda dsi temizleme yapıyor,nehir geniş parçalı aynalı tabir dediğimiz küçük bir sulak saha şeklinde iken dar bir kanal gibi iki tarafı setlenerek sazlıkları yok edilip binlerce söğüt ağacı kesilerek bir kanal şeklinde daha derin akan bir su halini aldı böyle olunca su kuşlarının kenarında veya dibinde arayabileceği ortam maalesef yok edildi,üstüne her dakika renk değiştiren kirlilikte zehir akmasıyla kuşlar ayağını çekti,göç yollarını da değiştirdiler.

Peki başarılı mı olundu,tabi ki hayır daha dar suyun taşıma alanı küçüldükçe sert su geldiğinde bilhassa kıvrımlı set bölümleri nehir parçalayıp önünü açarak tarlalara yine giriyor ve olan o binlerce üveykin yazı geçirdiği havza zift gibi akan nehir içinde yanına kokudan yaklaşılmayarak çiftçiliği doğayı ancak yok etmeye yaradı.Ancak Çürüksu yine de direniyor bozulan yerlerine merhem olup tekrar tekrar yaralarını sarıyor.

İnşallah seçilen belediye başkanlarımız gelen valilerimiz kaymakamlarımız ilimizin kanayan bu yarasına merhem olurlar ,Çürüksumuza derman olurlar,tek duamız önceliğimiz temiz su ve özlenen o güzel eski yaşamımızdır.
Lütfen sayın yetkililer bize ÇÜRÜKSUMUZU masmavi akan çayımızı geri veriniz bu sizin kutsal görevinizdir...
©
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Topluluğu adına saygımla,
DENİZLİ
© Copyright
Tüm hakları TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Topluluğuna aittir...
Denizli ilimiz Anadolu göç yollarında bulunan Göller Bölgesine kısmen kuzeybatıdan topraklarıyla giren,bol dağ,akarsu ve göllerle sazlık alanlarla kaplı çok güzel bir şehrimizdir.
Nüfusu 1 milyonu geçmiş şehir merkezinde 700 bine yakın insanımız yaşamaktadır,Eskiden büyük oranda çiftçilik ve hayvancılık ön plandayken sanayisi gelişmiş,hatta pamuk üretimi sayesinde tekstil fabrikaları kurularak büyük bir sanayi atılımı yapılmış,ülkenin en güçlü ticari gücü olan zengin 15 ilinden biridir.Dokuması binlerce yıllık tarihe dayanır.Pamukkalesiyle,Ege'nin en büyük zirvesi 2571m. ile Honaz Dağı(Cadmos),uzun ötüşlü ünlü Denizli horozu,25 antik kentiyle,Anadolu Parsı ve kızıl geyikleriyle,muhteşem yaban hayatıyla,dağları ve gölleriyle tarihiyle ülkemizin en değerli merkezlerinden biridir.
Sanayisi gelişmeye devam ederken bu oranda doğa katledilmiş bir yerleşim alanıdır ve hala da aynı hızla ilimiz her yönden çevrilen nehirlerimizde büyük kirli atıklarla can çekişmektedir.Şu an Büyük Menderes Nehri,büyük kolu Çürüksu ve dereleri kanser gibi ölümünü beklemektedir.Buna Dalaman Çayı ve Kufi Çayı' nı da ekledik son senelerde bazı vurdumduymazların sayesinde.
Devletimiz insanının doyması için adaleti,kişisel hakları korumak zorunda,yeni tarım arazileri açmak için sazlık ve sulak alanlarının kurutulması ne kadar yanlış ise verimsiz arazilerin bir kısmını sulamayla hayata geçirmek yerine sulak sahaları kurutup tarıma açmaya devam ediyor.Sonra da bu arazileri sulamak için kuruttuğu her su havzasının az üstüne önüne bir su seddi,gölet,baraj yaparak yeni ekosistemler yaratmaktadır.Ancak bu onbinlerce yılda oluşmuş sulak sahaların kurutulmasıyla çevre felaketi yaşanmaya başlamaktadır.Seller,erezyon,yeraltı kaymaları,depremler,iklim değişiklikleri çevreye müdahaleyle bize tekrar felaketle geri dönmektedir.
Bu dönüşümler sırasında sular altında tabi ki onbinlerce yıllık insan ve çevre oluşumunun tarihi izlerinin kalıntılardan tutunda pek çok canlı bitki hayvan türünün kendisi evi yuvası da sular altında yitip gitmektedir.Ayrıca hesle etkilenen bu gelen suyun kesilmesiyle dereler çaylar içindeki ekosistemler kuruyup yokolmaktadır,bu döngü doğaya büyük zarar vermektedir.

Kirlenen su havzaları yüzünden yaşayan mikroorganizmalar yokolmakta,balıktan tutunda kuşlar böcekler alandan geri dönmemecesine silinmektedir.
Bizim alanımız kuşlar ve 51 yıldır Çürüksu Havzasında yaşıyoruz ara ara birbirimizi ayrılıklar ile özlesekte doğduğumuz topraklar bizi bırakmayıp bizi beslemeye devam ediyor,koruyor ve kolluyor.
Bizler ailelerimizle burada en mutlu şekilde yaşamakta iken Çürüksumuza minnet etmek için çalışıyoruz,onun temiz akmasını isteyip eski halini yadedip yetkililere sesleniyoruz.Onlardan merhamet ve geleceğimizin eski hayalimizden daha güzel olmasını istiyoruz ancak yıllardır Çürüksu Nehrimiz organize sanayi atıklarıyla bitmiş durumda,Büyük Menderes Uşak ile Denizli ve Suçıkan Dinar Çayı da Dinar atıklarıyla perişan durumda,şimdi de Acıpayan Dalaman Çayı bundan nasibini aldı.Sanayileşirken tertemiz su kaynaklarımızı yokediyoruz geri dönülmez bir yoldayız.
Tek büyük sıkıntı sürekli kirlenen suyu değil tabi nehrin ekosisteminin bozulması.Eğer yaradanın yarattığı gibi bol söğüt ağaçlı bol sazlıklı bir nehir olsa Çürüksumuz kolay kolay çevresini erozyona maruz bırakmazdı ama dibine kadar açılan tarlalar bu kez sular altında kalıyor diye dsinin çalışmalarıyla set nehire döndürüldü.
Çürüksu insanlara olduğu gibi kuşlara da can veriyor dedik,besleyip sazlıklarında onları koruyor ancak sazlıklar sürekli yakılıyor bazı alanlarda dsi temizleme yapıyor,nehir geniş parçalı aynalı tabir dediğimiz küçük bir sulak saha şeklinde iken dar bir kanal gibi iki tarafı setlenerek sazlıkları yok edilip binlerce söğüt ağacı kesilerek bir kanal şeklinde daha derin akan bir su halini aldı böyle olunca su kuşlarının kenarında veya dibinde arayabileceği ortam maalesef yok edildi,üstüne her dakika renk değiştiren kirlilikte zehir akmasıyla kuşlar ayağını çekti,göç yollarını da değiştirdiler.

Peki başarılı mı olundu,tabi ki hayır daha dar suyun taşıma alanı küçüldükçe sert su geldiğinde bilhassa kıvrımlı set bölümleri nehir parçalayıp önünü açarak tarlalara yine giriyor ve olan o binlerce üveykin yazı geçirdiği havza zift gibi akan nehir içinde yanına kokudan yaklaşılmayarak çiftçiliği doğayı ancak yok etmeye yaradı.Ancak Çürüksu yine de direniyor bozulan yerlerine merhem olup tekrar tekrar yaralarını sarıyor.

İnşallah seçilen belediye başkanlarımız gelen valilerimiz kaymakamlarımız ilimizin kanayan bu yarasına merhem olurlar ,Çürüksumuza derman olurlar,tek duamız önceliğimiz temiz su ve özlenen o güzel eski yaşamımızdır.
Lütfen sayın yetkililer bize ÇÜRÜKSUMUZU masmavi akan çayımızı geri veriniz bu sizin kutsal görevinizdir...
©
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Topluluğu adına saygımla,
DENİZLİ
© Copyright
Tüm hakları TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Topluluğuna aittir...
21 Mayıs 2017 Pazar
DENİZLİ de KUŞLARIN GÖÇ YOLLARI !
Dünyada bilim adamlarına göre 500 milyar kuş göç ediyor ve bu kuşların 5 milyarı Anadolumuzdan geçmektedir.Anadolu'da en büyük kuş göçü yolları İstanbul Boğazı,Hatay Belen Geçidi ve Çoruh Vadisidir.
Kuşlar üremek için Avrupa ve Sibirya'yı,Ön Asya'yı,Anadolumuzu kullanırken kışlamak için ise Afrika'ya göç eder,bu yüzden senede iki kez yer değiştirirler.Bazı kuşlar ise yerlidir ve yaz kış hep aynı yerlerinde yaşar,göçte ise sadece üremeye geç kalan göç edecek güce erişememiş,yaralanmış veya hasta olmuş kuşlar bu göçte başarılı olamaz ve kışı aynı yerde geçirir ve bu yörelerdeki sert kışta yaşamlarını çoğu kaybederler.
Kuşlar Neden Göç Ederler?
Video YouTube dan Bilgi Kaynağı youtube kanalının bir çalışmasıdır
onlara bu güzel çalışmaları için teşekkür ederiz...
https://www.youtube.com/watch?v=YTAN30i4fqs
Kuşlar Afrika'ya göç ederken okyanus veya deniz üzerinden değilde karalar üzerinden nehir ve göllerden konaklayarak geçerler.Denizi aşanlar bile mutlaka ortadaki adalara konup beslenme su barınma ihtiyacını karşılamak zorundadır.Bu yüzden bu kuş göçünde ülkemizdeki nehir ve göllerin önemi ve temiz olmasını istememiz haklılığımızı ortaya çıkarmaya yeter.
Yaşadığımız şehir Denizlimizde göç yolları üzerindedir,diğer büyük göç yolları üzerinde olmasak bile ilimizden de oldukça hatırı sayılır sayıda ve türde kuşlar göç eder.Denizlimizde dağlarımız ovalarımız yaylalarımız ve bilhassa su kaynaklarımız göç için bulunmaz kaynaklardır.
İlimizin en büyük nehri Büyük Menderes ve kolları Banaz Çayı,merkezde Çürüksu,Çivril'de Kufi Çayı, Acıpayam'da Dalaman Çayı,Beyağaç'ta Akçay ve ilimizde diğer çaylar Yenidere Çayı,Hamam Çayı,Derbent Çayı,Gökpınar Çayı ve irili ufaklı 60 kadar çay ve dere büyük su ağlarımızdır.
Göllerce de zengin olan Denizlimizde Çardak Acıgöl,Çivril Işıklıgöl ve Gökgöl,Bozkurtta Çaltı Beylerli sulakalanı ve İnceler Gölü,Buldan Süleymanlı Yayla Gölü, Beyağaç Kartal Yayla Gölü ve Karagöl,Honaz Yukarı Dağdere Saklıgöl,Bozkurt Karagöller,Sarayköy Kokarhamam Bataklığı(Umut sazlığı),Adıgüzel barajı,Gökpınar barajı,Buldan barajı,Cindere barajı,Akyar barajı,Kapız barajı,daha devam eden oldukça fazla baraj,gölette dahil,Eşen Göleti,Aydoğdu Göleti gibi 30 kadar irili ufaklı ilimizde bir çok gölet kuşların göçlerinde yemlenmesine barınmasına dinlenmesine ev sahipliği yapmaktadır.Kuşlar uzun göçlerinde dinlenmek zorundadır,buralarda iyi beslenmek zorundadır.
İlimizde nehir,göller,göletler ve bataklıklar,göçte nasıl çok önemli bir yer olsa da asıl sorun buralar ve çevresinin yeteri kadar korunup korunmadığıdır.
Maalesef Uşak deri fabrikaları Banaz Çayını, Denizli organiza sanayi atıkları da Çüruksuyu bitirmiş ve Büyük Menderes' e taşıdıklarıyla Ege Denizine,her aktığı alanda da tarım arazilerine doğasına büyük zarar vermektedir.Tabi kuş göç yolları üzerindeki bu kirlilik kuşlara zarar vermekle yetmiyor buraların etrafında yapılan tarımda da bu su kullanılıp ürünler sulanmak zorunda kalınıyor,bu ürünler hayvanlara yedirilip bizlerde o hayvanların etinden sütünden yararlanıyoruz bu konu çok can alıcı,maalesef hayvacılıkla uğraşanlar bu sudan temiz gibi gözüken derelerin birleştiği alanlardan su içirdiğinde hayvanları hasta olmakta hatta telef oluyorlar.Bu su ilimizde insan sağlığına olağanüstü derecede zarar vermekte,kanser vakaları yüksek sayılara ulaşmış durumdadır.
Atık sular için yapılan su temizleme atıksu tesisleri kullanılsa da salınan su kesinlikle tam arınmış gözükmemekte,bu atıksu ağına bağlı olmayan yanlardaki onlarca fabrika ve işletme nehri hoyratça kullanmaktadır,buna yerleşim yerlerinin kanalizasyonları da eklendikçe sorunun içinden çıkılmaz bir hal almakta,oldukça kokusu pis ve çok kalitesiz boyalı ve zift gibi akmakta olan bu sudan içen canlıların yaşama şansı olduğunu sanmıyorum,derelerden gelen temiz olan küçük sularla hayatta kalan Çürüksuya gelen bu kuşlar su kenarlarında beslenseler bile sürekli ağır metalli boyalı Çürüksu Nehri,Banaz Çayı ve Büyük Menderes'in sayesinde kuşların zehirlenip ya hemen ya da yavaş yavaş ölümlerine sebep olmaktadır.
Kendimi bildim bileli Çürüksu kenarındaki tarlalarda ve doğada dedemin dayımın yanında bulunduğum tatil yıllarında nehiri izler kuşları gözlemlerdim sonra kayıt yapmak aklıma geldi,büyüklerime kuşların adını öğrenerek not tutmalar başladı daha sonra 18 yaşında ailem ile yeniden Çürüksu kenarındaki anne köyümüz Korucuk'a yerleştik,kışın sürekli dolaşan çok büyük kaz sürülerine ve ördek alaylarına evden bahçeden bile şahit olurduk,karda bazen kuşlar köyün meydanında gezer başlarını alta bizlere çevirip bağırarak evlerin üstünde sürekli karsız beslenecek inecek yer ararlardı.O yıllarda her baharın leylek,yırtıcıkuş,balıkçıllar, küçük su kuşları, arıkuşu,üveyk,iribik,küçük ötücü kuşlar,özellikle geceleri flamingo ve gündüz turnaların geçtiğini görürdük,kuşlar köyümüzün hemen evlerin yakın bahçelerine yüksek sesle mutlu şarkılarla darı ve buğday tarlalarına iner beslenir,Çürüksuyun tertemiz açık mavi suyundan içip sonra yollarına devam ederdi.Çürüksu Nehri boydan boya söğüt ağaçları ile kaplıydı ve inen kuşlar gözükmez olurdu,zaten kenarlar uzun devasa sazlık ve kamışlıklarla tam bir sulak alandı.Söğüt ağaçları altları da böğürtlen dediğimiz ormanlarla korunurdu ve kuşlar için korunaklı iyi bir yuva olurdu.Bu ağaçlar sazlıklar ve ormanlıklar Çürüksuyunun taşkınlarını korur bazen söğütü kesilmiş sazlığı kepçelenmiş yerlerde ise nehir kışın sert darbeleriyle bu alanları oyar toprakı içerlere doğru alıp götürürdü ve tarla sahipleri yeniden yaptığı yanlış yüzünden söğüt ağacı çakıp dikmeye başlardı,sonrası mermer fabrikaları açılınca bu tür alanlara bu mermer atıkları atılmaya başlandı onu gören bazı çiftçilerde mahsül az gölgede kalıyor diye ağaçları kesmeye başladı,tabi ağaçların yerine sudan selden korunmak için su kenarları moloz taş yığınları yerini aldı,en son darbe DSİ'den geldi taşkın koruma altında kalan tüm söğütler kesildi, tüm sazlıklar kepçelerle yokedildi,kenardaki milli kum dediğimiz hafif taşlıklı su kuşlarının sevdiği plajlar,toprağa girintili tüm aynalar sonsuza dek karardı ve bizim Çürüksumuz artık kanala benzer iki yanında kolayca gidilen yüksek toprak yollu bir nehire dönüştürüldü...
Doğa ana yinede kolay pes etmiyordu bazı alanlarda sazlıklar yeniden çıktı,sert kışlarda ördükleri setlerin kıyısından köşesinden yıktı geçti ama yaz gelince suyu azalınca yeniden daha sert önlemlerle bu alanlar yeniden setlendi.Ancak sazı ağacı kesilen Çürüksuya son darbeyi ilimizi ekonomide en üstlere taşıyan zengin iş adamlarının fabrika atıkları attılar,buna karşı bürokrasi ve devlet idare amirleri gerekli tedbiri alamadı,çünkü üstten gelen baskılar buna izin verdirmedi ve bizim masmavi ÇÜRÜKSU 'muz kuşların cenneti, balıkların cirit attığı o muhteşem tabiat artık gerçekten pis kokan zehir saçan hiçbir balığın yaşamadığı çürük su olmuştu,...
Çürüksu 25 senedir can çekişiyor temiz dereleri sayesinde şimdilik kanserli bir insan gibi yaşamaya çalışıyor,dibine çökmüş zift gibi ağır metalli çamuruyla etrafına zehir saçıyor ve İzmir yolu girişindeki sanayiden gelen Goncalı deresiyle birleşip aynı şekilde pis akan anasına Büyük Menderese kavuşup döküldüğü Ege Denizini kirletmeye devam ediyor.
Peki bu yöredeki insanlar buna nasıl tepki veriyor,herkes yeni alternatiflerle kendini korumaya çalışıyor ve hayvanlar ahırlarına prangalı,derelerin sularını kullanan çiftçiler yapılan Gökpınar barajı sayesinde biraz olsun tarlalarına temiz su getirmeye çalışıyor,bunu beceremeyen de arazisini ya pis suyla suluyor ya da toptan satıyor arazide yerine gelenler ise büyük hayvan çiftlikleri ve fabrikalarla Çürüksuyu biraz daha kirletmede yarışıyor.
Arada Büyük Menderesi kurtarma projesi duyuyor ve seviniyoruz ama sade lafta kalıyor,dile kolay 25 senedir can çekişen bir nehir ve ülkemizde tertemiz akan koskoca nehirleri gördükçe imreniyor halimize ağlıyoruz.
İnşallah bir gün birisi çıkar ve ey Müslüman kardeşlerim tamam güzel fabrikalar,işletmeler yapmışsınız ama can damarınız suyunuzu nehirinizi öldürmüşsünüz bu böyle olmaz,bu nehrin alt yakalarında binlerce köy ve bir çok il var orada milyonlarca insanımız yaşıyor,onları da ne yazık ki zehirliyorsunuz bundan sonra kim arıtmasını yapmazsa fabrikası cezasız kalmayacak ve bundan sonra doğaya zarar vermek yok diyecek... o büyük insanları devlet adamlarını inşallah Allah bizlere nasip eder,yeniden eski çocukluğumuzdaki o güzel temiz suyumuza doğamıza kavuşabiliriz.
Gelecek bizim değil çocuklarımızın ve bunu kirletmeye hakkımız yok lütfen kendi çöplerimizi dahi çevreye bırakmayalım kendi arazimizde yok edelim,tarımda ilaç kutusu atıklarını suya atmayalım ya da belediyenin ulaştığı yer ise düzenli çöp biriktirme kutularına,arabalarına bırakalım,bilhassa çöp naylon poşetlere dikkat edelim onları uçmayacak şekilde koyalım,cam şişeleri asfalta kenarlarına kırıp fırlatmayalım,piknik sırasında veya araçta yolculuk ederken kesinlikle doğaya araçtan çöp atmayalım atanları da uyaralım,çocuklarımıza çöp konusunu ilk biz öğretelim,lütfen bu doğa sade bizim değil gelecekteki tüm insanlığın ve bu kul hakkına girer,suyumuza doğamıza sahip çıkalım, Allah dünyamız için koşan hepimizin yar ve yardımcısı olsun sağlıcakla kalın doğasız kalmayın, sevgiyle...
https://www.facebook.com/Kenan.Suleyman.Cungur.wolf.s.kenan/videos/vb.1007373949/3125034837296/?type=3&theater
©
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Topluluğu adına saygımla,
DENİZLİ
© Copyright
Tüm hakları TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Topluluğuna aittir...
5 Mayıs 2016 Perşembe
ÇÜRÜKSU 'da Yaşadığımız yer Korucuk
Bölgeyle tanışmam çok eski ve 1976 yıllarına dayanır,dedemiz babam 5 yaşlarındayken 1947'lerde Tavas Bozdağ'ın eteklerindeki Derinkuyu Köyü'nden buralara göçmüş,su yok,kuraklık,dağ başı demişler şehire yakın Korucuk'a köye gelip yerleşmişler... O zamanlar Çürüksu Havzası bataklık bir yer her tarafta geçit vermeyen sazlıklar,devasa orman üzümü böğürtlen dediğimiz ormanlıklar kaplıymış,havzada küçük küçük gölcükler varmış o yıllarda ...
Çürüksu Havzası alan olarak neredeyse seksen kilometrekarelik bir alana yayılmış durumda,bir yanda asıl sayım ve gözlem yaptığımız merkez alan olan Korucuk Goncalı Kocadere hattı ve Çürüksu Nehri çevresi bir yanda Gürlek'ten başlayıp Honaz bahçelerini de içine alarak Salihağa'ya ve oradan Büyük Menderes'e dökülene kadar Kocabaş'ta Irlıganlı'da aldığı derelerle buralardaki tepe kanyon ve vadi girişleri,Küçük Çökelez'den gelen dereler ve ilk yükseltileri de içine alan vadiler,Adıgüzel Barajı
'ndan gelen büyük kanal,Cindere Barajı'ndan gelen yeni ana kanal ve Pamukkale sulama kanalları, Şamlı kanalları,Karahayıt Şelalesi'ne kadar Akköy,Gölemezli hattı ve karşısı içinde Çeltikçi göleti de olan Bozburun,Karakova ve Çeltikçi hattı,Babadağ ve Akdağ'dan inen derelerin Çürüksuyla buluştuğu alanları da dahil ederek tüm bu alanda gözlemlediğimiz büyük bir havzadır...Alanda şimdiye kadar eski yıllardaki kayıtları da dahil edersek 260 tür kuş kayıtlara geçmişiz bu güne kadar şimdiki sayı ise 238 tür...Bunlar arasında toy,mezgeldek,telli turna,tepeli pelikan,sibirya kazı,küçük sakarca kazı,tarla kazı,kızılakbaba,çil keklik,bağıtlak,büyük üveyik,akkuyruklu kızkuşu,benekli su yelvesi,küçük su yelvesi,kızıl çaylak,kır baykuşu,huş isketesi,bıyıklı baştankara artık görülmüyorlar.Yaşama alanları sınırları küçüldükçe bu kuşlarımızın bazıları hala il genelinde gözlenmeye devam ediliyor ama güzelim Çürüksu Nehrinin bataklıklarının gölcüklerin kurutulması,tarla açmalar,sazlıkların yokedilmesi,DSİ ce nehrin taşkınlar yüzünden kanal gibi set yapılıp düzenlenmesi,sazlıkların arıtılıp kenarındaki söğüt ağaçlarının kesilmesi,suyunun şu an kullanılamaz durumda pis olması sebebiyle kuşların büyük çoğunluğu göç yollarını kuzeye doğru Büyük Menderes Nehri civarına kaydırdılar... Çürüksu Nehri geniş ve derin olmayan kısımlarıyla su kuşlarına güzel bir dinlenme barınma ve beslenme üreme olanağı sunmaktaydı,ancak tüm organize sanayi ile çevresindeki fabrikalar nasılsa ücreti sıfır olmasıyla pis atık sularını arıtmadan nehre vermeye başladı 1999larda ve hızla nehirde önce su kirlendi sonra kokudan içindeki canlılar ölmeye başladı sonra da balıklar ölüp yokoldu..Yayın balığından tutunda sazanı ve yılan balığına kadar çeşitli balıklar çok kısa sürede toplu ölümlerle nehirde geri dönmemecesine yokoldu,en son kuşlar bu pis suyu görünce göç yollarını değiştirip alternatif güzergahlar bulmaya yöneldiler.O binlerce geçen ördek sürüleri ve kaz alayları,turna alayları bıçak gibi birden kesildi....Buna seyirci kalan onlarca yetkili sadece çözüm yerine proje üretip bir adım dahi atmayınca bildiğimiz göç yollu kuş cenneti Çürüksu Havzası artık can çekişir oldu,neredeyse 20 senedir hala elini uzatacak yetkileri beklemekten yoruldu bu havza...Çevrede yaşayan onbinlerce insan bu sudan tarımda kullandığı için hastalıklar buldu,kanser vakaları arttı ama mecburdular bu suları kullanmaya,bahçesinde sebzesini meyvesini tarlada ürününü sulamak zorundalardı ve bu suyla yaptıkları hasat sonunda o mahsülleri tüm şehirde satarak tükettiler yani anlayacağımız gelip geçerken bakıp bu ne pis diye duyarsızca geçtiğimiz ölmesine izin verdiğimiz koca nehir bizden artık intikam alıyordu...yıl 2016 ve hala suyu leş gibi pis akan kokusu 200-300 m.den duyulan bu nehirin hala o eski güzel günlerine dönebileceğini ümit ediyoruz...Evet bizler çocuk iken yüzüp balık tuttuğumuz o koca nehir ölmüş ve yanında bizleri de öldürüyordu belki son bir umut bir insan evladı çıkarda oturduğu makam ve güçle ya biz ne yapıyoruz fabrikatör ve burda çalışanlar ekmek yiyecek diye bile bile kendimizi hasta edip bu işletmelerden nemalanan insandan çok fazla yaşayan onbinlerce insanın yaşadığı bu ovayı ne hakla öldürüyoruz deyip imana gelir de tekrar nehrimizi bize ve Denizlimize geri verir...Umutların bittiğini düşünsekte bizler hala canla başla nehri gezmeye devam ediyoruz bir gün bakıyoruz küçücük deresinde bir kara sinekkapan,alaca sinekkapan,mavigerdan kılıçgaga,benekli bülbül çıkıp geliyor ve bizlere ışık saçıyor,az da olsa geçen flamingolara,balıkçıllara,şah kartala,arı şahinine ve diğer yırtıcı kuşları görünce umudumuz artıyor...
İçimizden konuşmaya başlıyoruz ve hadi be insan evladı eğer dini bütün hak için memleket için vatanın için çalışıyorsan rabbimizde sana bir mevki verdiyse kır artık adamın adamı olmayı o zincirlerini ve hakkın adamı ol ve temizle suyumuzu,nehrimizi ve geri ver bize diyesimiz geliyor...koyunun kuzunun,ineğin,kurdun kuşun,böceğin çiçeğin,ağacın,çiftçinin,çocukların insanımızın halkımızın suyunu temiz olarak ver geri...suyu kirletenleri cezalandır ve göz yumma bu doğa sana anandan babandan miras kalmadı,yüce yaradan verdi bizlere bu cennet vatanı,burada ne yaparsan Onun huzurunda bu muameleyi göreceğini hiç unutma,bizden söylemesi uyarmak görevimiz boynunda bu cezayı taşıyamayacağınızı elbet bir gün anlayacaksınız ama inanın düzeltecek zamanınız kalacak mı yaşayıp göreceğiz ...kalın sağlıcakla...
©
TRAKOR Çürüksu Kuş Gözlem Topluluğu adına saygımla,
DENİZLİ
© Copyright
Tüm hakları TRAKOR Çürüksu Kuşgözlem Topluluğuna aittir...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)